16 Ekim 2014 Perşembe

2 YIL OLDU TELEVİZYON SEYRETMİYORUM NEDEN Mİ?

-En önemli sebeplerimden biri düşüncelerin yönlendirilmesindense, özgür iradenin güç kazanmasını tercih etmem.
-Zaten bir kez seyretmis olmak seyretmemek icin gayet yeterli bir sebeptir.
- ilk sebeblerimden birisi şu reklamlardır. susmak bilmiyorlar.
-ikinci en önemli sebepse "annesini doğradı, annesini boğazından kesti, annesini boğazından keserken kanların akışını seyretti, annesini boğazından keserken akan kanların önünde amuda kalkan aynı zamanda şehit mezarı başında ağıt yakan ama aynı zamanda da eroin bağımlısı olup aynı zamanda da tecavüze uğrarken komşusu tarafından öldürülen" insanın hikayesini tekrar tekrar, ağzından salya aka aka veren haberlerdir. sanki haberler, bu haberler için var..
- sabah açarsınız,seviyesizliğin had safhada olduğu garip sunucu türü canlıların yaptığı yayınlanmasında herhangi bir amaç olmayan boş yapımlar görürsünüz.
öğle vakti açarsınız,"bilmem kim bilmem kimin kızını kaçırmış","falancanın oğlu 30 yıldır kayıpmış" gibi asla izleyenleri ilgilendirmeyen konuları ilgilendiren "kadının sesi" türü yapımlar görürsünüz.
akşam açarsınız,"kim kime nerde vurdurdu" manşetleri atan magazin programları,500. kez tekrar yayınlanan baymış diziler ve bu hükümet başta olduğu sürece daima insanın canını sıkacak ülke gündeminden haberler görürsünüz.
e bu kadar şeyden sonra tv izlemek mantıklı gelmez tabi bana.
- Eger bu televizyon toplumun ortak degerlerinin korunmasi ilkesinden uzak, kavga ortami yaratip bundan cikar saglayan, islam anlayisi ile olusmus deger yargilarimizi sistematik bir bicimde ortadan kaldiran, izleyenlerinin dayanisma kültürüne katkida bulunmak yerine cikar iliskileri üzerine insaa edilmis bir tüketim kültürü dayatan satilmis Türk televizyonlarindan biri ise kaybedecegimiz hic birseyin olmadigini düsünüyorum.
- evde herkes izlemiyorsa, ailevi bağları daha da güçlendirecek, daha çok sohbet edip beraber vakit geçirmenizi sağlayacak olaydır.
- bir süre sonra hiçte birşey kaybetmediginizi anladıgınız ve demekki televizyonun hayatımda olmasının bana bir faydası yokmuş dediginiz hadisedir. nasıl olur derseniz, film izlemek isteyenler sinemaya, haber almak isteyenler gazete ve internete, belgesel izlemek isteyenler dvd koleksiyonuna başvurabilir. dizi izlemek isteyenler zaten izlemesinler. 
- uzaylı en iyi ihtimalle deli muamelesi görmenizi sağlayacak eylem.
- ben tv izlemem.
- hiç mi?
- hiç.
- neden?
- sıkılıyorum, hem yapacak daha güzel şeyler var.
- olur mu ya, ne garipsin. 

niye olmasın ya, neden olmasın? sanki yaratılışımızın bir parçasıymışcasına neden bağlandık ki bu kadar bu küçücük kutuya. izlemiyorsan garipsin, var kesin bir arıza.evet ben de var da bilmem kim ile bilmem kimin suyu çıkmış aşkını; zengin olan ama ne iş yaptığı belirtilmeyen, zenginliği meslek olarak gösterilen adamla, sadece güzel olup bir iki beylik cümle kurdurularak akıllı da ama bak mesajı verilen kadının bir türlü olmayan aşklarını anlatan dizileri; oklu, çemberli bol yorumlu haber bültenlerini, vıcık vıcık ve sadece futbolun konuşulduğu spor programlarını izleyen siz hiç mi garip değilsiniz. ya da ben gerçekten delirdim. DELİRDİM.....

17 Temmuz 2014 Perşembe

BEBEKLE PARIS GEZİSİ Vol 1- BEBEKLE UÇAK YOLCULUĞU


   Nerden başlasam nasıl anlatsam. Ladies and gentlemen welcome on board :)). Biz gezmeyi seviyoruz. Turlarla gezmeyide çok denedik ama olmadı bize göre olmadığını anladık. Birincisi çok prensipliyiz yani otobüsler içinde saatine uymayan, geç kalan insanları beklemeyi sevmiyoruz. İkincisi insanlarla güruh halinde gezmeyide sevmiyoruz. Üçüncüsü bebekle gezerken zaten bebeğe uymak zorundasınız tur programının insanları bekletmemek adına bize uymadığını düşünüyoruz. Bu sebepten kendi otelimizi kendimiz ayarladık,kendi tur programımızı kendimiz yaptık. Ankara Esenboğa havaalanında başlayan uçak yolculuğumuz İstanbul Sabiha Gökçen'den Paris'te Charlde de Gaulle havalimanında sona erdi. Şimdiki tecrübemle kesinlikle direk uçuş seçerim sizede bu şekilde tavsiye ederim.
    Bebekle uçak yolculuğu beni en çok geren şeylerden biriydi ama bu açıkçası korktuğum gibi olmadı. Check-in sırasında bebekli olduğunuzu belirtirseniz onlar size uçağın doluluk oranına göre en uygun koltukları vereceklerdir. 
    Çoğu havayolu şirketi puseti uçağa girişte kabul ediyor. Yani bagajlarla bir verip pusetsiz beklemeye gerek yok. Aynı şekildede puseti indiğinizde geri alabiliyorsunuz. Pusetin ağırlığının ve büyüklüğünün bir önemi yok ancak tek parça katlanabilmesi önemli. Kimi havayolu şirketi puseti koymanız için bir poşet veriyor. En stres yaptığım konulardan biriydi havayolu şirketi bizim puseti kabul edermi? Mağlum quinny buzz 4 biraz heybetli bir puset. Hatta baston puset almayıda çok düşündüm. Kesinlikle bir hata olurdu. Günde yaklaşık 10 km yol yürüdük en rahatı bizim quinnydi. Büyük tekerler,tam yatabilmesi,bebeğin içinde rahat olması(mağlum bebek rahatsa siz rahatsınızdır) Yağmurluk aparatını mutlaka yanınıza almanızı tavsiye ederim buarada.

     
    Kalkış esnasında kullanılmak üzere sizin kemere bağlanılabilen ufak bir kemer daha veriliyor. Kalkış bitene kadar çıkaramıyorsunuz ki bu esnada kullanılabilecek ilgi çekici oyuncaklar çok işe yarıyor. Ayrıca yine basıncı dengelemek ve kulaklara bir zarar gelmemesi adına  kalkış esnasında bebeğe biberon,emzik veya meme vermede fayda var. Bilet satın alırken yemek tercihinde 'bebek yemeği' seçeneği var. İşaretlerseniz havayolu firması sebzeli ve meyveli kavonoz maması bulunduruyor uçakta. Ancak bebek için kaşıkları bulunmamakta, mevcut kaşıkları ise kocaman, kahve için verilen plastik kaşık ise küçük geliyor. Bebeğin kaşığını yanınıza alın derim. Tüm yolculuk ve gezi boyunca yanıma aldığım en akıllıca şeylerden birinin kraft'ın naylon mama önlüğü olduğunu düşünüyorum. Bu mama önlüğünü kirlendikçe ıslak mendille silmem yeterli oldu. Yolculuklar için çok kullanışlı.
Sıvı kotası olarakta sanıyorum bebeklere biraz torpil geçiliyor. Yanınıza bebeğin mamasını, meyve suyunu ve suyunu alabilirsiniz. Ben su olarak hayat suyun bebekler için özel ambalajlı olanını tercih ettim. Ağzı güvenlikli şişe olduğu için sıfır problemle uçağa girdik. 
    Doktorumuzun tavsiyesi uçağa binince bebeği olabildiğince soyun ve ince giydirin dedi. Evet klimalar sebebiyle tam tersini düşünen ben doktorun tavsiyesine uydum ve sadece bir atlet bodyle yolculuk yaptı İpek. Kesinlikle doktorumuz haklıydı. Soyulmayan tüm bebekler bağrış çağrışken bizimkisi hostes ablalarına, yolculara cilve yapma peşindedi. 
    Giderken yanımızda oturan Fransız Bey İpek'i sevdikten sonra eğer önlerde boş yer olursa oraya geçeceğini ve böylelikle bizim daha rahat edebileceğimizi söyledi evet çok ince bir hareketti. Bu sayede İpek uçuş sırasında ara koltukta rahat rahat uyudu. Bu arada uçakta sınırlı sayıda, yolcu sayısından az yastık ve şal bulunmakta. Bu yüzden eğer kullanacaksanız ilk 5 dakika içinde isteyin derim.
    Uçak yolculukları için en büyük ihtiyaçlardan birisi yanınıza bol miktarda bez,alt açma örtüsü ve ıslak mendil almanızdır. Ben anlayamadım basınçlamı ilgili ama canım kızım hiç bir uçağı aksatmadan kendileştirdi maalesef. Birde unutmadan ben yanıma bol miktarda buzdolabı poşeti aldım ki ihtiyaç anında kullanabileyim. 
    Uçağa binişlerde nedense bir panik, bir telaş, bir en önce ben bineyim koşturması var anlamsızca. Giriş hostesinden bebeklilerin ayrıcalıksız!! olduğunu öğrendikten sonra hiç acele etmedim uçağa en son binmeyi tercih ettim. Hem herkes uçağı yakalamış :), yerine yerleşmişti hemde biz bir süreyi daha dışarda geçirebilmiş olduk. İnerkende uçağın boşalmasını bekledim. 
    Fransa'da uçaktan indikten sonra bir süre pusetliler olarak bekletildikten sonra yanlışlıkla pusetlerin bagajlara verildiğini öğrenip bagajları almaya koyulduk. Asla İpek'i kucağımda taşımadım,taşıyamazdım durmaz çünkü. Kangurusu yanımdaydı, iyiki de yanımdaydı. Uçaktan inme, polis ve pasaport kontrol noktası ve bagajları aldığımız yer oldukça uzaktı. Kanguru bana bu aşamada büyük yardımcı oldu. 
    Hiçbirşey korktuğum gibi olmadı aksine kolay oldu bile diyebilirim. Okuyan bebekli aileler: sizede şimdiden keyifli uçuşlar.


17 Haziran 2014 Salı

ÇOCUKLA AKLI BAŞINDA KALMANIN 10 YOLU


    İtiraf ediyorum,itiraf ediyorum: Ben çocuklara ilgili biri değildim taa ki kendi çocuğum olana kadar. İşin kötü tarafı çocuklu ailelerle özdeşimde kuramazdım. Hani şu çocuklu aileleri görünce yakınımda bir yerlerde 'eyvah başım şişecek' diye düşünüp, farkında olmadan bile olsa o garip bakışlardan atan kişi! Evet o benim. Sizi anlayamadım,artık anlıyorum. Başım şişti mi :) evet o dönem şişti :) ben ne bilirdim bir dönem gelecek o gürültü yapan tiplemeler biz olacağız. Bebekli hayat zor! Sinir bozucu! yıpratıcı! Değişen hormonlar, uykusuzluk ,stres... Tüm bunlara yenilirsen sürekli çocuğunu azarlayan anne tiplemesi olur çıkarsın. Önce kendime baktım. Hayır henüz aklımı yitirmemiştim. Yani bu cümleyi doğru kurmam gerekirse ben aklımı çocuk oldu diye yitirmedim. ( bu konu derin mevzu ben aklımı çok önceleri yitirdim çünkü ) şöyle bir uzaktan baktım bize, dogrudan doğruya eğleniyorduz biz kızımla beraber. Peki ben bu zor süreci nasıl atlatmış olabilirim bakalım. 

1-İlk söylemem gereken bir bebeğe sahip olmadan önce onu gerçekten istemek. Hayatınızı bir gözden geçirin,bundan sonraki hayatınızda gerçekten çocuklu bir hayat istiyormusunuz? Kararınızı verin. Hazır değilseniz buna çocuklu hayat size zor gelecektir.

2-Sosyal hayatınız değişecek buna hazırlıklı olun. Hiçbir bekar arkadaşınız haftasonu olarak tabir ettiğimiz cuma-cumartesi-pazar akşamlarını sizle geçirmek istemeyecek. Bunun yanısıra haftasonu etkinlikleriniz kendiliğinden oluşacak.(piknik,park,gezinti...vb)

3-Dağınık bir eve hazır olun. Eskiden ütüleyip milim milim katladığınız ve renklerine göre dolaba yerleştirdiğiniz tişörtlere bir veda edin bakalım. Yeri gelecek bir su bardağını kaldıracak vakit bulamayacaksınız. Zaten bu tarz dağınıkları dağınıklık olarak kabul etmiyorum ben yaşanmışlııık onlaaar kaaardeşiiim. Çocuğunuzla kaliteli vakit geçirin en tatlı zamanlarını kaçırmayın. Gün gelir o ev toplanır, temizlenir. Bırakın dağınık kalsın. 

4-TV ye bir veda. Dışarıya çıkın. Enerjinizi kuşlara,ağaçlara,çiçeklere verin. Aaa kuş uçuyor,böcek kaçıyor derken zaman geçiverir.Bakın eve döndüğünüzde gün sizin için nekadar kolay bitecek.
5-"İki çocuk bir çocuktan daha kolaydır" kuralını uygulayın. Günü çocuklu bir arkadaşınızla geçirin. Böylelikle hem sosyalleşeceksiniz,hemde çocuklar enerjilerini sizle değil birbirleriyle tüketecekler.

6-Çocuğunuzun bol bol kıyafeti olsun. Böylelikle haftada tek sefer çocuk kıyafeti yıkayın, ütüleyin bitsin.Uğraşmayın, enerjiden ve gücünüzden tasarruf edin.

7-Zorla yemek yedirmeye çalışmayın,çocuğun acıkmasına fırsat verin. Bakın yemek yedirmek nekadar kolaylaşıyor.

8-Çocuğa özel yemek hazırlamayın. Evde sağlıklı hazırlanmış bir yemeği bebeğinizde yiyebilir.

9-"Çocuğu en az ağlayan anne mükemmel annedir" yanlışına düşmeyin. Size hiç olmaz mı? Bazen bir melankoliye bürünürsünüz ve sırf ağlamak için ağlarsınız ve bu sizi rahatlatır. Bebekler içinde kimi zaman böyledir. Bazı ağlamalar nedensizdir. Çocuğunuza sarılıp,ağlamasına ve negatif enerji boşaltmasına izin verin.

10-Araba kullanırken,gözlemlediğim her bebeğin emme refleksinden sonra gelen "imdaat arka koltuktayım" çığlığınında bir refleks olduğu.O bebeğin çığlığının araba koltuğundan çıkarılmasına izin vermeyin. Sonu gelmez bu işin çok tehlikeli. 

27 Mayıs 2014 Salı

FELAKET TELLALLARI VE YENİ ANNEYE SÖYLEDİKLERİ ZIRVALAR


    Yeni annelik, hayatı sıfırlamak, yaşamda farklı bir boyuta geçmek,umutların, hayallerin artmasıdır bence. Siz böyle bir kelebek edasında hissederken kendinizi bir akbaba gölgesi karartır soğutur içinizi. Amacı tamda budur zaten yada kimi zamanda densizliğe vurur. İkiside düşündürür,ikiside can yakar. Peki neler der bu kimseler yaşadıklarımdan,duyduklarımdan bir bakalım.
- Lohusanın bir ayağı mezardadır. (Heran ölebilirsin tetikte ol. :))
- Bu günler iyi günlerin hele bir yürüsün gör!
- Eee nezaman kilo vereceksin? Ayy canııım daha süt veriyordun dimii?
- Bizim çocuk hep uyurdu uykusuzluk nedir hiç bilmedik biz. ( onların çocuğu hep uyur,yer ve usludur.) 
- Ayynıı babaa!!(anneye) Ayynıı anne!! (Babaya) 
- Sütün varmı?? Yok yok bu çocuk aç yoksa uyur! ( memeden süt verme nekadar içtiğini göremediğin için zaten bir anne için muammadır. Güdüsel olarakta anne çocuğunu hep aç düşünür. Sende deş dur!!)
- Neden iki isim koydunuz? İki ismi olan çocuklar kişilik karmaşası yaşar! ( Bu araştırmayı kim yaptıysa gözlerinden öperim nedenlerinide öğretsin tek bir saçma cümleden sıkıldım ben ) 
- Sen düzene sokarsın bir diş çıkarır tüm düzenin bozulur. ( boşa çabalıyorum yani )
- Biz bu yaşına kadar hiç ilaç kullanmadık. ( ben iyi bakamıyorsam? )
- Sen istediğin kadar disipline sok, bakıcı nasıl olsa bildiğini okur. 
- Yok yok siz bunu kucağa alıştırmışsınız artık işiniz var!
    İster iyi niyet,ister kötü niyet ben sizleri anlayamıyorum arkadaşım. Ne konuştuğunu bileceksin. Bilemiyorsan umut dolu bir yüreği kırmamak adına bunları karşındakine söylemeyeceksin!

6 Mayıs 2014 Salı

HATALI ANNE-BABA TUTUMLARI

    Her anne-baba en akıllı,en başarılı, en ideal, en mutlu çocuğun peşinde. Ben bu durumu hep garipsedim hastalıklı bir düşünce gibi geldi bana ve Allah'a hep "Allahım lütfen bana ortalama bir çocuk nasip et" diye dua ettim. Sürekli organik besleyelim kaygısı sürüp çocuk ağlayınca eline dondurma tutuşturan aileler gördüm. Nedir organik beslenme? Biz plastik mi yiyoruz acaba? Organik tarımın nedemek oldugundan bi haber bu insanlar topraktan kopan her meyve ve sebzenin organik olduğunu düşünmektedirler. İşin en tuhaf tarafı ise bir çocuğun organik beslenerek zeka kazanacağını hayal etmektedirler. Bu kaygıyla daha bebek yaştaki çocuklarını garip bir yarışın içine sokarlar "En Zeki bizimkisi" (elbette diğerleriyle kıyaslanmış). "Yaşıtlarından hep ileride" ( diğer bir hastalıklı düşünce tarzı) neden önde olsun? Bu normal bir gelişim süreci olmazki? 
    Kendi çocukluk yıllarındaki eksiklikleri gören ve zamanı geriye alamadıkları için kendi çocukluklarına yönelen bu anne babalar kucaklarına aldıkları ilk çocukla beraber "mükemmel" olanı yetiştirmek için olmadık kitaplar ve olmadık tavsiyelere kendilerini kaptırmaktadırlar. Mesela bizde özellikle çok çok yanlış anlaşılan 'özgürlükçü eğitim' gibi mâalesef çok defa kendi kültür değerleri ile uyuşmayan yol ve usûllerle çocuklarını yetiştirme gayreti içerisine giriyorlar. Sonuç: çocuk evi ele geçiriyor, o evin patronu, anne baba ise evin hizmetkârları haline dönüşüyor.
    Bir çocuğun hislerine yanıt vermemek nekadar hatalı bir davranışsa, tüm isteklerini yerine getirmek, tüm alanlarda özgür bırakmakta bir okadar hatalidir. Ancak duygusal olarak yetersiz olan ebeveynler bu sekilde davranır.

2 Mayıs 2014 Cuma

ANNE SÜTÜNÜ ARTTIRMA YOLLARI


    Ne çektim be ben bu anne sütü işinden. İlk zamanlar çok bol olan süt üm beni sürekli rahatsız ettiği için pompa ile çektim. Çözüm oldumu? Hayır!! Ben çektikçe arttı,arttıkça rahatsızlık verdi. Gecenin bir yarısı millet uyumayan bebeğini uyutmaya çalışırken ben sütle dolan göğüsleri boşaltmakla meşguldüm. Hala kulaklarımda emzirme hemşirem "bu günlerinin kıymetini bil!!" Demişti, bende o günlerimin kıymetini bilip dolaba poşet poşet süt koydum. Okadar işime yaradılar ki. 
    Aylar sonra sütüm zaman zaman azaldı. Bebek büyüme ataklarına girdiğinde daha fazla süte ihtiyaç duyduk. Peki neler yaptım sütü arttırmak için.
BOL SU BOL MORAL: Bu ikisi bol süt vermenin temelini oluşturuyor. Günde en az 4-5 litre sadece su içtim ve çok faydasını gördüm.
REZENE ÇAYI VE KİMYON TOHUMU: Kendime hergün rezene çayı demledim ve içine bir çay kaşığı dolusu kimyon tohumu attım. Bu karışım anne sütünü müthiş arttırıyor. Sindirimi kolaylaştırıyor,bebeğin gazını alıyor, annenin relax olmasını sağlıyor.
MALT İÇECEKLERİ: Hemen hemen her markette bulunan malt içecekleride inanılmaz süt yapıyor. 
BEBEKLE BOL TEMAS: Anne sütü, beyindeki hipofiz bezinde üretilen Prolaktin hormonu tarafından salgılanır. Bu hormon süt bezlerindeki salgıyı artırarak etki gösterir. Prolaktin hormonunun düzenli olarak salgılanması anne sütünü arttırır. Bu yüzden temas önemlidir. Mümkün olduğunca bebekle temas halinde bulunun. Bebeğinize bol bol bebek masajı yapın. Böylelikle anne beynine süt yapımıyla ilgili mesaj gönderiliyor ve sütünüz artıyor.
GÖĞÜS ŞAŞIRTMA YÖNTEMİ: Çok ilginç,az bilinen ve kesinlikle işe yarayan bir yöntem. Ayrıca insan vücudunun nekadar mükemmel olduğunuda gösteren bir yöntem. Tek göğüsü boşalttıktan sonra bebek diğer göğüsü tam boşaltsın. Sonra tekrar boş olan ilk göğüsten emdirin. İlk başta saçma gelebilir. Ama bu vücudunuza şu mesajı gönderiyor " Aman tanrım!!! Süt yetmiyor daha fazla süt üretmem lazım!!" Vee vücut daha fazla süt üretiyor.

26 Nisan 2014 Cumartesi

BEBEK ÖPÜLMEZ!!!


    Öpmeyi,öpüşmeyi çok severiz milletçe. Bir kimseyi öpmek için tanıdık olmasına gerek yok mesela. Merhaba der sarıp öperiz. Bu esnada karşımızdakinin öptürmeme hakkı yoktur. Öptürmemek ayıptır. Hiçbir zaman sevmedim ben öpüşmeyi, çokta gereksiz buldum. Karşılıklı medeni insanlar gibi el sıkışmak neyimize yetmiyor ki? Birtürlü anlayamadığım bu meselenin dönüp dolaşıp bebeğime konacağı konusu hiç aklıma gelmemişti. 
    Bendeki olay şöyle gelişti:bebekten,çocuktan bihaber yaşadığım dönem TV'de şu http://m.haberturk.com/saglik/haber/824930-babanin-opucugu-öldürdü haberi izledim. O babanın hali hala gözlerimin önünden gitmez. Evet varsa yeryüzünde bu ihtimal ki o haberde doktorlar söylemediği için ihmal olarak geçiyor. Bebekler öpülmemeli. O insan o bebeğin babasıydı. Ne vicdan azapları yaşadı kim bilir. Bir bebeği yabancı bir insan öpüp böyle bir olaya sebep olsa ne olacaktı. Anne babasına ne derdi? Pardon ben öptüm ondan oldu mi?!!!!!! Bu bencillik yada sadece kendini tatmin etme değilde nedir? Evet karşıyım!!! Sadece kendi bebeğimin değil tüm bebeklerin öpülmesine karşıyım!! Öncelikle bir bebeğin henüz aşıları tam değil, bağışıklığı tam gelişmemiş. Sen bebeği öperken bunları hiç düşündün mü!!!?? Hadi bişey olmuyor diyelim yaa ipek gibi teni var nasıl kıyıyorsun öpmeye? Çoğu bebekte öpüldükten sonra alerjik reaksiyon gösteriyor görmüyormusun?!! Sen kıyamayıp acaba elini ayağını öpenlerden misin? bebeğin en çok elleri sonra ayakları azındadır.Bukadar mı uzaksın acaba konuya? Hayatında Öpücük hastalığı yani infeksiyöz mononükleoz (İM) Hastalığı'na yakalanmış bir bebek gördün mü hiç? O bebeğe o hastalığı bulaştırman önemli mi acaba senin için? Yoksa o anda öpmen mi? Teni çok güzel kokuyordu dayanamadım mı? Diyorsun! Nefsini terbiye et arkadaşım yoksa bu hayatta türlü türlü işler gelir başına!! 
    Ben bugüne kadar kimsenin bebeğini öpmedim,öpmeye yeltenmedim. Gözümle uzaktan sevdim. Hiç rahatsız etmedim. En rahat ettiği en güven duyduğu kucaktan çekipte ağlatmadım. Ben hiç bencillik yapmadım. Tek ricam var lütfen sizde yapmayın!! 


18 Nisan 2014 Cuma

BEBEK NE ZAMAN DIŞARI ÇIKARILMALI

    Garip garip adetler var bizde. Bebek doğuran kadına ve bebeğine ev hapsi cezası var :) Kırkı çıkana kadar bebekte anneside dışarı çıkartılmaz. Halbuki anne ve bebek psikolojisi için oldukça zararlı olan bu hurafe zaten sıkılan,bunalan anneyi birde evini tanıdık-tanımadık misafirlerinde basmasıyla terelelliye çevireceği hesaplanmışmıdır? Bilemiyorum. 
    Bizim ilk gezilerimiz doktor kontrollerimiz sayesinde 3. Gün başladı ve birdahada bitmedi. İlk zamanlarda yaptığımız kısa yürüyüşler hepimize iyi geliyordu. Ancak sürekli kulaklarım insanların 'aa baak küçücük bebeği dışarı çıkarmışlar' sözlerini duyuyordu. Gülümseyip yanlarından geçiyordum. Tabiki geziyorduk ancak açık havada!!! Ekim doğumlu kızım kış bebeği oldu.Kışın hava soğuk demeden geziyorduk!! Hiç hasta etmedik bebeği,soğuk için gerekli önlemleri aldık ve gezintilerimizi yaptık. 
    Mümkün olduğunca alışveriş merkezlerine girmemeye çalıştık. Ancak hiç girmedik diyemem. Çünkü bu alışveriş merkezleri bence çocuklu aile merkezli tasarlanıyor. Özellikle bebek bakım odalarının bulunması alışveriş yaparken büyük kolaylık sağlıyor. Alışveriş merkezlerine sadece ihtiyaç zamanları gittik. Çok yakın zamanda bir alışveriş merkezinde ki gidiş sebebimiz İpek'e hediye gelen bir giysinin bedenini değiştirmek içindi,yani tamamen zorunluluktan Bir bayan bizi çevirdi,kızımı sevdi,İpek'in kaç aylık olduğunu sordu(6 aylıktı) ve eşine dönerek gördünmü bak 6 aylık bebeği dışarı çıkarmışlar biz hiç çıkarmıyoruz nazaman çıkarsak hasta oluyor dedi. Önce anlam veremedim niye çıkarmıyorsunuz çıkarın açık hava iyi gelir dedim.onların bebeğinin 9 aylık olduğunu öğrenince gözlerim faltaşı gibi açıldı.Sonra biranda anladım ki bayanın bebeği çıkarmak istediği yer alışveriş merkezi. Hasta olur tabi!! Hemen toparladım dışarı çıkın alışveriş merkezine değil!! Farklı bir gün bir çiçekçi ıvır zıvır satan bir mağazada bir anne ve hamile kızı yanımıza geldi. Anne İpek'in kaç aylık olduğunu sordu( yine 6 aylıktı) kızına dönerek 'gördünmü bak bukadarlık olunca sizde gezersiniz' dedi. Ben bir süperman edasıyla olurmu öyle dışarı çıkmaktan kime zarar gelmiş biz 3 günlük olduğundan beri geziyoruz bence çıkın dışarı kıza döndüm sizede bebeğinizede iyi gelir dedim. Gözleri parladı kızın. Bir hamilenin daha kahramanı olmuştum :))) sonuç:   • Bebeği mevsimine uygun giydirirseniz bebek hasta filan olmaz. 
• Bebeği dışarı çıkarmak için 40. Gün güvensizde 41. Gün mucizemi oluyor sizce? Kendinizi nezaman iyi hissederseniz beklemeyin çıkın dışarı.
• Mecburiyetten evdeyseniz en kötü balkona çıkın bence. 
• Alışveriş merkezi yerine caddedeki dükkanları tercih edin. Hem alışveriş hem gezme. Bir taşla iki kuş.
• Yenidoğan güzelliği diye birşey varki gerçekten özleniyor. Günlerinizin kıymetini bilin, hep gülümseyin,mutlu olun.

11 Nisan 2014 Cuma

BEBEK ZİYARETLERİ


    Bir arkadaşım çocuk doğurduğunda ilk 15 gün eve misafir kabul etmedi. Garibime filan gitmedi kendimi onun yerine koydum ve anladım ama cesur kızdı bence. Bunu büyüklere diyebilmek cesaret işi bence. Türkiye'de yaşamanın zor yanları vardır örf ve adetler en başta gelir. Burda hatta bebek doğar doğmaz gitmemek ayıp bile sayılabilir garip!! 
   Bizim hastanede başladı misafirlerin sinyalleri. Eğer karnımdaki yirmi santim yarıkla ameliyatlı hasta olarak kabul ediliyorsam, hastanedeki ziyaretçilerde benim ziyaretcilerimdi. Hasta ziyareti kısa olur güya. Nerde koltuğa oturan kalkmadı birdaha.tuvalete gimek isterim,üstüm basım derli toplu değildir diye kalkamam,yeni Doğum yapanın gaz çıkarması gerekir ki bu ilk saatler içinde oldukça önemlidir insanlar varken çıkaramam,emzirmek isterim yüzüme insanlar bakarken yapamam.Ağlamak isterim ağlayamam, yanımda yatan meleğe inanamayıp kocama sarılmak isterim sarılamam. Yani en doğal lohusa haklarımı kullanmak isterim kullanamam.Lohusa psikolojisi gereği kimseyi görmek istemez. Ben bunu tam olarak söyle anlatayım. Küçükken sokaktaki kedileri beslerdim. Hamile bir kedim vardı. Doğum yaptığı zaman en kuytu köşeye girdi, günlerce oradan çıkmadı. Yavruları bir ellemeye,sevmeye kalkın bakalım neler oluyor, o patisindeki tırnaklar hemen çıkıveriyor. Yani doğum yapmış bir kadının sessizliğe ve yalnızlığa ihtiyacı vardır dediğim gibi doğası gereği. 
Anne ve bebeğin enfeksiyonlara en açık olduğu dönem, en uzak durulması,en dikkat edilmesi gereken dönem. Elbette sevincimizi herkesle paylaşacağız ama bir müsaade edin ben ve bebeğim sağlık acısından toparlanalım,riskli dönemi atlatalım. gerçekten de duygusal olarak çalkantılı bir süreç. bebeğe alışmak, uykusuzluğa alışmak, kendini yeterli hissedebilmek zaman alıyor.Kuru incire benzeyen bebem bir serpilsin,sizde komik duruma düşmeyin ay aynı anne,ay aynı baba. Hayır benzemiyor işte. Her yeni doğan gibi bebeğe benziyor, tüm yenidoğanlar birbirine benziyor.  
Ne yapmalı şimdi benim sorum size? Sırf başka insanları mutlu etmek adına, kendinizden mi taviz verip eve veya hastaneye hücum etmelerine veevi zapteylemelerine izin mi vermeli? Yoksa kendi rahatınız adına kalp kırıp huysuz,geçimsiz,ukala,örf adet bilmeyen lakaplarına kulak mı tıkamalı? Size kalmış. Sonuç=GELECEKLER.

5 Nisan 2014 Cumartesi

KAYBOLDUM ESKİLERDE(GÜLE GÜLE PAMIR)

    Yok Pamir senle başedemedim bu gece olmadı uyutmadın beni çocuk. Yere düşen ekmeği alıp öperdik,yağ satardık bal satardık ama birbirimizi satmazdık.Iyi çocuklardık, iyi yıllardı 90 lı yılların başı GÜYA. 
    Küçücük çocuğum ben. Yaz saati uygulaması hava aydınlık. Yemek bir türlü pişmemekte,ocağın altı açıldıkça açılmış evi sarmış bir buhar. Annemle inatlaşıyorum "çıkma yemek 5 dakikaya hazır" diyor. Ben beş dakkikayı kâr sayıp alıp topumu çıkıyorum dışarı. Ankara'nın en iyi semtlerinden birinde oturuyoruz.Güvenli bir sokak bizimki bir ucunda polis karakolu bir ucunda askeriye var kapısında birsuru nöbet tutan asker var. Onlar vatanı koruyor. Ben bu vatanın parçasıyım elbette benide koruyorlar. Bu durumun çocuk benmerkeziyetçiliği olduğunu yıllar sonra üniversitede derste öğrenecektim. Askeriyenin duvarı dibinde başladım topumla oynamaya.  
    Bir erkek sesiyle kafamı kaldırdım -adın ne senin güzel kız 
-yüz vermedim çok, en azından oyunumu bozmadım ağzımın kenarıyla Başak dedim. Soruları hiç bitmedi. Annen ne iş yapıyor? Baban ne iş yapıyor? Nerde oturuyorsunuz? Annemi gördüm bu sırada balkona çıkmıştı. Işte annem dedim gösterdim. Bitmedi soruları arkadaşım olmuştu bikere. Kolumdaki bilezikleri sordu. Altın mi onlar?? Eyvaaah tutturupta çıktığım için onları kolumda unutmuştum. Oysa hiç izin vermezdi annem onlarla dışarı tek çıkmaya. Evet dedim. Sıkıldım ben görüşürüz dedim. Eve koyuldum. Gitme dedi o adam hızla uzaklaştım. Birinci katı çıktım arkamdan o adam geldi Başaak su bileziklerine bakıyım bidaha. Off dedim git artık içimden kaldırdım kolumu uzattım adama. Incecik bileğimden çekti bileziği. Bağıramadım apartmanda çocukların apartmanda bağırması yasaktı o yıllarda. Koştum peşinden, koştum. Ufacık ciğerlerim şişene kadar koştum. Gitmişti, nokta olmuştu birkere. Yetişemedim. 
    Ben insanlara güvenimi böylelikle hiç tanımadığım o arkadaş canlısı adama çaldırmış oldum. Annem suçlumuydu? Bence kesinlikle değil. Bazı olaylar olacağı vardır olur. Tıpkı Pamir'inki gibi. Engel olunmaz,suçlu olunmaz. Ben şimdi düşünüyorum ucuz atlatmışım. Pamir atlatamadı. Melek oldu oda. Üzgünüm çok, üstüste geldi hep bugünlerde.Her kötülük canımı yakıyor. Yolun ışık olsun Pamir. Allah rahmet eylesin. Allah tüm çocukları kötülerden ve kötülüklerden korusun. 

1 Nisan 2014 Salı

YOĞURT YAPMA DERT Mİ?

    Ek gıdaya geçiyoruz ya aklıma ilk gelen şey yoğurt eyvah ben bu yoğurtu günlük nasıl mayalayacam? diye sorduğumda çoğu kişi bana off çok kolay biz sana öğretiriz dediler. O öğreneceğim günü beklerken ben bir baktım ki Tefal Yoğurtcum indirimde. Hemde öyle bir indirimdeki almayanı döverler o derece yani. Aldım geldim. Hemende merakımdan yoğurt yapmayı denedim.Makina kompakt bir litre süt koyma haznesi var. Bu bir litre süt içine bir çorba kaşığı yoğurt karıştırılıyor ve 8 saat sonra mis gibi ev yapımı yoğurtunuz hazır. Kendi kabı içinde yapılıyor üstüne kapağı örtülüp buzdolabına kaldırılıyor. Kirlenen tek kap var oda yoğurdunuz bittiğinde. Yoğurdu tutturamama gibi bir sıkıntı yok.
    Ayrıca ben birde altılı olarak bardak kaplarından da satın aldım. Tek tek bardak bardak yoğurt yapıyorum. Böylelikle İpek'in öğünü ayrı ayrı oldu. 1 litrelik kaba bir tepeleme çorba kaşığı yoğurt mayası,tekli kaplara ise bir tepeleme çay kaşığı kullanıyorum. Ayrıca süzme yoğurt yapmakta mümkün. Içinden yoğurt süzme aparatı çıkıyor.   
    Bu makinayı internette araştırırken alma gereksiz gibi yorumlarla çok karşılaştım. Yoğurt mayalamakta iş miydi? Ama bu mantıkla gidersek? Türk kahvesi yapmakta ekstra bir iş değil, çay makineside gereksiz, kırk yılda bir kek yapılacak diye evde mikser bulundurmakta gereksiz.Yaa hayır işte tüm bunlar kullandığınız sürece hayatımızı kolaylaştıran aletler. Tefal Yoğurtçum özellikle küçük çocukların yaşadığı evler için ideal bi ürün. On numara bence.Bebeğiniz varsa her gün yoğurt mayalamanız gerekiyor. sütü kaynat, bekle soğusun ama çok soğumamalı unutursan kalkıp bir daha ısıt. sonra kaloriferin üzerine koy.Ama çok bekletmeyeceksin.Çok durursa ekşiyor.annelerimizin yöntemiyle yoğurt yapmak isterseniz sürekli aklınız yoğurtta olacak ki bebek varken bence bu zor.işte yogurtçum bunu ortadan kaldırıyor. koyuyorsun, yapıyor.


28 Mart 2014 Cuma

BEBEK PASOPORTU ÇIKARMAK İÇİN GEREKLİ İŞLEMLER


 
    Biz tatil planımızı herzaman kışın yaparız. Tatil planlama zamanı gelip çatıp hanemizdeki bir kişinin pasaportunun olmadığı anlasılınca iş başa düştü. Tatile nereye gideceğiz araştırmasından sonra pasaport işini araştırmaya. İlk önce bebek biyometrigi gerekiyor ki bu kısım herkeste bir tebessüm oluşturuyor. Ne demek istediğimi tam olarak anlamak isterseniz bkz. Google/görseller bebek biyometrigi. Biyometrik fotoğraf çektirmek yetişkin birisi için bile sıkıntılı bir iş iken, bebek için nasıl olacaktı işin aslı baya korkutucu. Bir sürü şartı var bikere. Yok boynunu eğmeyecek , yok gülmeyecek, ağzı açık olmayacak. Bizim kız fotoğraf çekiminde pek üzmedi bizi 2-3 pozda bulduk doğru biyometrik çekimi. 
    Daha sonra emniyet müdürlüğü internet sitesinden pasaport başvurusu için randevu almanız gerekiyor. Randevuya ise anne,baba ve bebek olarak katılmanız gerekli. En fazla 5 yıllık pasoport başvurusunda bulunabiliyorsunuz. Gerekli evraklar:-pasoport harcının yatırıldığı banka dekontu ( dekontta banka memurunun imzası mutlaka olmalı ) -2 adet biyometrik fotoğraf -anne,baba ve bebeğin nüfus cüzdanları. Bu evraklarla işlemimiz 10 dakikayı geçmedi. Oldukça kolay bitti. Çıkan pasoport PTT Kargo aracılığıyla 3 gün içerisinde elimize ulaştı. Bebeğin şahsi başvurmasıyla ilgili en azından ayak izi alırlar diye düşünmüştüm ama onuda almadılar. Bize gezme olsun diye düşündüler sanırım :)  

18 Mart 2014 Salı

BEBEK ODAMIZI NASIL HAZIRLADIK

    Uzun zamandır yazmaya çalıştığım ama yaşadığımız koşuşturmadan bir türlü yazamadığım post "bebek odasını nasıl hazırladık?"
    Bebeğin cinsiyetini öğrenir öğrenmez bebek odasını düşünmeye başladım. Kararım kesindi 'pembeden uzak duracaktım' :))) Önce duvar kağıdı araştırmaya başladım. O katologlarda kayboldum, bayıldım,rüyalar alemine bir dalıp 5 m2 sinin 65 Euro olduğunu öğrenince hemen çıktım o alemden. Duvar kağıdı yaptıracaktım tamam ama bebek odası temalı duvar kağıdı sanırım 5 yıl maksimum zamandan sonra çizgi kahramanı temalı duvar kağıdına geçiş yapılacaktı. Bu durumda rulosu 65 Euro olan duvar kağıdı sökülürlenki surat halimi görüp, katoloğu nazikçe kapayıp,görevliye teşekkür ettim ve mağazadan uzaklaştım. Duvar kağıdı isteğimin çaresi olsa olsa bu işin toptancısı ve duvar kağıtcılarinin toplu bulunduğu ruzgarlı sokak olacaktı. Ayrıntılı ayrıntılı gezdim, vitrininde seri sonu %70 yazan bir dükkandan 25 m2 si 50 liraya ki bu duvar kağıdı için bedava demek duvar kağıdımızı aldık. İlk seçtiğim uğurböcekli yeşil ağırlıklı duvar kağıdından bir anda soğuyup gidip hiç düşünmediğim tamamı pembe ve bulutları simli, üzerindeki zürafa desenlerinin daha sonra bebek temamızıda oluşturacak olan duvar kağıdını seçtim. E artık içinden çıkılmaz bir pembeye düşmüştüm ki , burada anlamaya başladım ki denilen doğruymuş. 'Annelik tükürdüğünü yalama sanatı' ve ben duvar kağıdı seçimimle giriş yaptım.  
(İşte evinizde zürafa çılgınlığı başlatan duvar kağıdımız)
    Evimize taşındığımızdan beri klasik parke kullanıyoruz. Ama bende bir türlü tükenmeyen beyaz zemin sevdası bir tutkuya dönüştü. Bir kaç parkeciyle görüştük fiyat,gün,malzeme belirlenirken bir anda parkeci odanın m2 sinin az olduğunu öğrenince neoldi rengin soldi misali işi almaktan vazgeçip bizi tam anlamıyla yarı yolda bıraktılar. Buna sinirlenen aslan kocam kolları sıvayıp bir yapı markete gitti parke zımparalamak için zımpara makinesi ve beyaz renk parke boyası aldı. Bu kısımda bizi en çok zorlayan parkenin süpürgeliklerini köşeli kesme işlemi yordu. Gerçekten ince işçilik istiyordu. Kapı önüne beyaz parkeye uyumlu metal eşik yapıştırdık. Aynı parke boyasıyla boyası sararan Amerikan kapımızıda boyayıp yenilemiş olduk. 
(Hiç kolay iş değil baştan söyleyim ama ustayla uğraşmak istemiyorsanız, bizim gibi ayrıntıcıysanız yapın derim)
(Ah kocacıma güzel sohbetlerimde hep kapıdan eşlik ettim ha ha haaa :)) )
    Odanın perdesi tam olarak İpek'in anneannesinin tasarımı ve hediyesi. Ben ise çok çok beğendim gerçekten şık ve kullanışlı. 

    Bebek mobilyasına gelince; ne siteleri gezecek halim nede çok para vermeye niyetim vardı. Ikea'dan bu beyaz yatağı beğendim ama bu takımın dolabı ve sifonyeri neredeyse oyuncak bebek içindi. Onlar yerine büyük bir sifonyer ve dolap tercih ettim ki nekadar doğru karar verdiğimi şimdi anlıyorum. Dolup taştılar bile. Gardrobun en alt çekmecesini metal çekmece olarak tercih ettim. Şimdilik bazı oyuncak kutularını koyuyorum ama daha sonra oyuncak sepeti olarak kullanmayı düşünüyorum. İpek bu bebek yatağına sığmadığı zaman sadece odaya yeni bir yatak almayı, diğer parçaları ise kullanmayı düşünüyorum.  
Tabiki yardımsever arkadaşlarımızda var. :)




    Alt değiştirme ünitesini eğer yeriniz varsa kesin alın derim. Üstünde alt değiştirmeyi okadar kullanmasamda altında dizdiğim eşyaların çokluğu ve bu eşyaları derli toplu tutması,gözümde gözde bir mobilya olarak oldukça değer kazandırıyor. 
    Şifonyerin üstünde yer alan raf aslında ikeada satılan tabaklık. Ama bu şekilde çok kullanışlı oldu bence. Oyuncaklar, kitaplar ,albümler ,bebek cd leri hepsi derli toplu birşekilde bu rafda. 
    Yerdeki halı confetti halının sanırım son sattığı zürafalı modeli. Tüm mağaza ve toptancılara baktıktan sonra en sonunda bir internet sitesinde denk geldim ve aldım. Bir dahada göremedim aynısından.

    Emzirme koltuğu olarak kullandığımız koltuk bizim eski koltuğumuz. Çok rahat bir koltuktur.Açılıp yatak olabiliyor. Sadece ikeadan aldığım bu renkleri şeker olan yastıkla renklendirdim. İlerde İpek'in arkadaşları kalmaya gelirse bu koltukta yatacaklar.  


    Bir bebeğe yatak örtüsü seçmesi okadar zor ki. Hepsi ayılı,hepsi çok renkli ve gözyorucu, karışık. Ben en az desenli ve kalite olarak üst kalite olan az ayıcıklı Gelin Home'un bu bebek setini tercih ettim. Bide nevresim takımımız varki oda pek şeker. 

    Kapı süsümüz hastaneden getirdiğimiz kapı süsü. 
Odanın lambası zaten takılı olandı. Ilginç bir sekilde odanın dekoruna uyum sağladı. 
Bence güzellikleri ayrıntılar oluşturur. İste bunlarda odamızı güzelleştiren ayrıntılar. 
Konseptimiz zurafa olmasaydı kesin baykuş olurdu. 
Kızımın ilk patikleri bunlar:)
Bunlarda sonrakiler :))) ve dahası çekmecelerde 

Pinkywood'a sipariş olarak hazırlattığımız Aslı İpek yazımız.
 
    İşte hamilelik gibi zor olan bu süreç içinde elimizden geldiği kadar kendi elimizle hazırladığımız bebek odamız bizi yormuş olsada bunun tatlı yorgunluk olduğunu düşünerek Aslan kocamı kocaman öpüyorum.

13 Mart 2014 Perşembe

ÇOCUKLU ÇOCUKLUYLA

    Hamilelik serüvenini yaşarken çatırdamaya başladı ilişkilerimiz.radikal değişiklikler oldu hayatımızda. Artık farklıydık birbirimizden. Onlar bara gitmek isterken,ben bardan sıkılır oldum. Yasaklı bir sürü içecek,sigara dumanı,gürültü hamilelikle çelişen şeylerdi. Güdüsel olarak sürekli hamilelikten ve bebekten konuşmak istiyordum üstelik. Onlardan da konuya katılan oldu elbet ama fikirler annelerden duyma bayat fikirlerdi bu da beni cezbetmedi. 
    Güya iyiliğim için çok kilo aldığım konuları açılıyor bu tarz konularda beni ciddi ciddi üzüyordu. Sigarayı bırakmıştım elimi koyacak yer bulamıyordum. Dışarı çıkma bende sigara içme isteği uyandırırken, insanların dumanı yüzüme yüzüme üflemesi beni iyiden iyiye içecek olsam ben içerim niye senin dumanını kokluyum gibi bir düşünce yapısına itiyordu. Yanımda içmeyenlerde oluyordu tabi balkona çıkıyordu onlarda. Koca salon bir anda boşalır, dakikalarca yanlız beklerdim,gelsinler diye.Ne onlar rahat edebiliyordu nede ben. Onlar gibi hareket edemiyordum riskli bir gebelik geçiriyordum. Günün büyük kısmı dinlenmem gerekiyordu.Sanırım birbirimiz için eğlenceli değildik. 
    Hamile arkadaşlarım oldu saatlerce hamilelik serüveni konuştuğum. Çocuklu arkadaşlarım oldu saatlerce çocuklardan sohbet ettik.Farkettim ki eski günleri,anıları özleyip ara ara arkadaslarimı arıyorum ama eksik kalıyor işte birşeyler eskisi gibi değil. Bikere ben güvenimi yitirdim onlara karşı. İsterdim ki benim yerime koysunlar kendilerini. Korktuğum günler, zor bir süreç. Beraber olalım isterdim ,olmadı. Haklımıyım? bence haklıyım, onlarda haklı. Tercih meselesi oldu bizim iş. 
    Tüm arkadaşlıklarımı gözden geçirdim. Çocuklu hayatımızda kimileriyle daha samimiyiz, kimileriyle artık daha uzak. Başta çok üzen bu durum doğal bir eleme ve mevcut özümseme sağladı. Hepsinin canı sağ olsun.  

27 Şubat 2014 Perşembe

KURTARICI BEBEK EŞYALARI

BABY&PLUS PARK YATAK MINI :    İpek'in odasını özene bezene hazırladık. Yatak odamıza da sallanan beşik edindik. Mağlum bir süre bizimle uyuyacak. Ancak biz annemlere gitmeye başlayınca bir beşik daha ihtiyacı doğdu. E-bebek mağazasını gezerken gördüm ve direk aldım. Bugüne kadar gördüğüm en küçük park yatak bu ölçüsü 50*90 ve katlanıp çanta olduğundaki büyüklüğü bir spor çantasını geçmiyor. Nezaman ki yatılı bir yere gidecek olduk aklımda İpek'i nerde yatıracağız stresi asla yaşamadım. İpek'in de ne yatağı nede düzeni değişmiş oldu. Ekru rengi ise tüm odalara uyum sağlıyor.Kesinlikle en memnun olduğum ürünler arasında.  
PRIMA PREMIUM CARE: Üstüne bebek bezi tanımıyorum. Diğer bezlere göre fiyatı farklı ama en başarılı özelliği sıvı kakayıda emiyor. Diğer bezlerde bulunmayan bu özellik sayesinde süpriz kazalardanda büyük ölçüde korunuyorsunuz.
MUSTELA STELATOPİA: İpek'in Yıkama sonrası pul pul olan derisine kullanmadığım bebek kremi kalmadı diyebilirim. Doktorunu arayıp tavsiye olarak aldığım bu krem çok kuru bebek ciltleri için kesinlikle vazgeçilmez çok başarılı bir ürün.
CHICCO PHYSİO SOFT SİLİKON EMZİK: Emzik kullanmaya baya geç başladık. İpek ilk emzik tuttuğunda 2 aylıktı. Tüm emzikleri denedik çok şükür ki hepsini kabul etti hiç ayırt etmeden aldı emzikleri ama chicco'nun bu yumuşak silgi yapısında olan emziği ayrı bir sevdik. Uyurken yumuşak olduğu için yüzüne batıp uyandırmıyor. Çok emdiyse yüzüne iz yapmıyor. Şeffaf rengide oldukça estetik duruyor.
TOMY KANGURU: Ellerin boş kalması, iş yapabilme özgürlüğü. Kimi zamanlar yanınızdan hiç ayrılmak istemeyebiliyor. Kanguru sayesinde o konfor ben özgürlük kazandım.
FISHER PRICE KELEBEKLİ RÜYALAR DÖNENCE: Bebek odasında soft renkleri tercih ettim duvar kağıdımız ise oldukça kalabalıktı. Odayı karmaşa içine sokmamak için pastel renklerden oluşan bu dönenceyi seçtim. 5 farklı müzik ve çıkarılabilen üç pastel renkte ayısı var. İpek bu dönenceyle kimi zaman ilgilenmedi bu durumda ayıcıkları söküp daha canlı renklerde sevdiği oyuncakları taktım. Böylelikle internet eleştirilerinde en olumsuz özelliği aşmış olduk. Tepesinde ise duvara kelebek yansıtan projeksiyonu var ancak bunun için odanın tam karanlık olması gerekiyor. Diğer dönencelerden en ayırıcı özelliği ise uzaktan kumandası olması bu özelliği bile kelebekli rüyaları tercih etmek için başlı başına bir sebep. 
FISHER PRICE YAĞMUR ORMANI SALINCAK: Katlanabilmesi en hoşuma giden özelliği. Oyuncakları canlı renklerde.7 farklı müziği var. İpek bu salıncakta çok güzel uyudu. 
PENATEN PİŞİK KREMİ: Mucizevi bir krem tek sürüşte tüm pişiği onarıyor. Sadece bebek için değil evde birçok cilt problemi için kullanılabilir. Örneğin elimde bir yanık oluşmuştu tedavi etmesi çok kısa sürdü.Türkiye'de bulunmuyor. Internet aracılığı veya tanıdıklar vasıtasıyla getirtirilebilir. 
LANSINOH AFINITY GÖĞÜS POMPASI: Hastaneden eve dönerken acil olarak ve pek araştırma fırsatı bulamadığım lansinoh süt pompası satın aldığım günden beri en büyük yardımcım. Öncelikle sağım gücü gercekten çok iyi. Çiftli oluşu zamandan tasarruf etmemi sağlıyor. Birçok biberonla uyumlu ,sütü sağıp direk verebilirsiniz. 
BABY&ME PAMUK ISLAK MENDİLLERİ: 12'li paket olarak aldığım bu ıslak pamuk mendiller parfüm,paraben gibi kimyasallar içermiyor. Yalnızca su ve pamuktan oluşuyor. Kız ve erkek bebekler için ayrı ayrı tasarlanmış. Bir diğer ayırıcı özelliği ise ürünün kapaklı oluşu.Ben İpek'in alt temizliğini ev içinde yıkayarak yapsamda,dışarıda kesinlikle Baby&me pamuk ıslak mendilleri diyorum. 

RADYO BEBEK: Bebekler ve çocuklar için inanılmaz kaliteli masallar ve müzikler çalıyor. Bence bebeğin gelişimini destekleyici. Application olarak telefonlarımızda yüklü. Biz nerdeysek radyo bebekte bizimle orada.