16 Ekim 2014 Perşembe

2 YIL OLDU TELEVİZYON SEYRETMİYORUM NEDEN Mİ?

-En önemli sebeplerimden biri düşüncelerin yönlendirilmesindense, özgür iradenin güç kazanmasını tercih etmem.
-Zaten bir kez seyretmis olmak seyretmemek icin gayet yeterli bir sebeptir.
- ilk sebeblerimden birisi şu reklamlardır. susmak bilmiyorlar.
-ikinci en önemli sebepse "annesini doğradı, annesini boğazından kesti, annesini boğazından keserken kanların akışını seyretti, annesini boğazından keserken akan kanların önünde amuda kalkan aynı zamanda şehit mezarı başında ağıt yakan ama aynı zamanda da eroin bağımlısı olup aynı zamanda da tecavüze uğrarken komşusu tarafından öldürülen" insanın hikayesini tekrar tekrar, ağzından salya aka aka veren haberlerdir. sanki haberler, bu haberler için var..
- sabah açarsınız,seviyesizliğin had safhada olduğu garip sunucu türü canlıların yaptığı yayınlanmasında herhangi bir amaç olmayan boş yapımlar görürsünüz.
öğle vakti açarsınız,"bilmem kim bilmem kimin kızını kaçırmış","falancanın oğlu 30 yıldır kayıpmış" gibi asla izleyenleri ilgilendirmeyen konuları ilgilendiren "kadının sesi" türü yapımlar görürsünüz.
akşam açarsınız,"kim kime nerde vurdurdu" manşetleri atan magazin programları,500. kez tekrar yayınlanan baymış diziler ve bu hükümet başta olduğu sürece daima insanın canını sıkacak ülke gündeminden haberler görürsünüz.
e bu kadar şeyden sonra tv izlemek mantıklı gelmez tabi bana.
- Eger bu televizyon toplumun ortak degerlerinin korunmasi ilkesinden uzak, kavga ortami yaratip bundan cikar saglayan, islam anlayisi ile olusmus deger yargilarimizi sistematik bir bicimde ortadan kaldiran, izleyenlerinin dayanisma kültürüne katkida bulunmak yerine cikar iliskileri üzerine insaa edilmis bir tüketim kültürü dayatan satilmis Türk televizyonlarindan biri ise kaybedecegimiz hic birseyin olmadigini düsünüyorum.
- evde herkes izlemiyorsa, ailevi bağları daha da güçlendirecek, daha çok sohbet edip beraber vakit geçirmenizi sağlayacak olaydır.
- bir süre sonra hiçte birşey kaybetmediginizi anladıgınız ve demekki televizyonun hayatımda olmasının bana bir faydası yokmuş dediginiz hadisedir. nasıl olur derseniz, film izlemek isteyenler sinemaya, haber almak isteyenler gazete ve internete, belgesel izlemek isteyenler dvd koleksiyonuna başvurabilir. dizi izlemek isteyenler zaten izlemesinler. 
- uzaylı en iyi ihtimalle deli muamelesi görmenizi sağlayacak eylem.
- ben tv izlemem.
- hiç mi?
- hiç.
- neden?
- sıkılıyorum, hem yapacak daha güzel şeyler var.
- olur mu ya, ne garipsin. 

niye olmasın ya, neden olmasın? sanki yaratılışımızın bir parçasıymışcasına neden bağlandık ki bu kadar bu küçücük kutuya. izlemiyorsan garipsin, var kesin bir arıza.evet ben de var da bilmem kim ile bilmem kimin suyu çıkmış aşkını; zengin olan ama ne iş yaptığı belirtilmeyen, zenginliği meslek olarak gösterilen adamla, sadece güzel olup bir iki beylik cümle kurdurularak akıllı da ama bak mesajı verilen kadının bir türlü olmayan aşklarını anlatan dizileri; oklu, çemberli bol yorumlu haber bültenlerini, vıcık vıcık ve sadece futbolun konuşulduğu spor programlarını izleyen siz hiç mi garip değilsiniz. ya da ben gerçekten delirdim. DELİRDİM.....

17 Temmuz 2014 Perşembe

BEBEKLE PARIS GEZİSİ Vol 1- BEBEKLE UÇAK YOLCULUĞU


   Nerden başlasam nasıl anlatsam. Ladies and gentlemen welcome on board :)). Biz gezmeyi seviyoruz. Turlarla gezmeyide çok denedik ama olmadı bize göre olmadığını anladık. Birincisi çok prensipliyiz yani otobüsler içinde saatine uymayan, geç kalan insanları beklemeyi sevmiyoruz. İkincisi insanlarla güruh halinde gezmeyide sevmiyoruz. Üçüncüsü bebekle gezerken zaten bebeğe uymak zorundasınız tur programının insanları bekletmemek adına bize uymadığını düşünüyoruz. Bu sebepten kendi otelimizi kendimiz ayarladık,kendi tur programımızı kendimiz yaptık. Ankara Esenboğa havaalanında başlayan uçak yolculuğumuz İstanbul Sabiha Gökçen'den Paris'te Charlde de Gaulle havalimanında sona erdi. Şimdiki tecrübemle kesinlikle direk uçuş seçerim sizede bu şekilde tavsiye ederim.
    Bebekle uçak yolculuğu beni en çok geren şeylerden biriydi ama bu açıkçası korktuğum gibi olmadı. Check-in sırasında bebekli olduğunuzu belirtirseniz onlar size uçağın doluluk oranına göre en uygun koltukları vereceklerdir. 
    Çoğu havayolu şirketi puseti uçağa girişte kabul ediyor. Yani bagajlarla bir verip pusetsiz beklemeye gerek yok. Aynı şekildede puseti indiğinizde geri alabiliyorsunuz. Pusetin ağırlığının ve büyüklüğünün bir önemi yok ancak tek parça katlanabilmesi önemli. Kimi havayolu şirketi puseti koymanız için bir poşet veriyor. En stres yaptığım konulardan biriydi havayolu şirketi bizim puseti kabul edermi? Mağlum quinny buzz 4 biraz heybetli bir puset. Hatta baston puset almayıda çok düşündüm. Kesinlikle bir hata olurdu. Günde yaklaşık 10 km yol yürüdük en rahatı bizim quinnydi. Büyük tekerler,tam yatabilmesi,bebeğin içinde rahat olması(mağlum bebek rahatsa siz rahatsınızdır) Yağmurluk aparatını mutlaka yanınıza almanızı tavsiye ederim buarada.

     
    Kalkış esnasında kullanılmak üzere sizin kemere bağlanılabilen ufak bir kemer daha veriliyor. Kalkış bitene kadar çıkaramıyorsunuz ki bu esnada kullanılabilecek ilgi çekici oyuncaklar çok işe yarıyor. Ayrıca yine basıncı dengelemek ve kulaklara bir zarar gelmemesi adına  kalkış esnasında bebeğe biberon,emzik veya meme vermede fayda var. Bilet satın alırken yemek tercihinde 'bebek yemeği' seçeneği var. İşaretlerseniz havayolu firması sebzeli ve meyveli kavonoz maması bulunduruyor uçakta. Ancak bebek için kaşıkları bulunmamakta, mevcut kaşıkları ise kocaman, kahve için verilen plastik kaşık ise küçük geliyor. Bebeğin kaşığını yanınıza alın derim. Tüm yolculuk ve gezi boyunca yanıma aldığım en akıllıca şeylerden birinin kraft'ın naylon mama önlüğü olduğunu düşünüyorum. Bu mama önlüğünü kirlendikçe ıslak mendille silmem yeterli oldu. Yolculuklar için çok kullanışlı.
Sıvı kotası olarakta sanıyorum bebeklere biraz torpil geçiliyor. Yanınıza bebeğin mamasını, meyve suyunu ve suyunu alabilirsiniz. Ben su olarak hayat suyun bebekler için özel ambalajlı olanını tercih ettim. Ağzı güvenlikli şişe olduğu için sıfır problemle uçağa girdik. 
    Doktorumuzun tavsiyesi uçağa binince bebeği olabildiğince soyun ve ince giydirin dedi. Evet klimalar sebebiyle tam tersini düşünen ben doktorun tavsiyesine uydum ve sadece bir atlet bodyle yolculuk yaptı İpek. Kesinlikle doktorumuz haklıydı. Soyulmayan tüm bebekler bağrış çağrışken bizimkisi hostes ablalarına, yolculara cilve yapma peşindedi. 
    Giderken yanımızda oturan Fransız Bey İpek'i sevdikten sonra eğer önlerde boş yer olursa oraya geçeceğini ve böylelikle bizim daha rahat edebileceğimizi söyledi evet çok ince bir hareketti. Bu sayede İpek uçuş sırasında ara koltukta rahat rahat uyudu. Bu arada uçakta sınırlı sayıda, yolcu sayısından az yastık ve şal bulunmakta. Bu yüzden eğer kullanacaksanız ilk 5 dakika içinde isteyin derim.
    Uçak yolculukları için en büyük ihtiyaçlardan birisi yanınıza bol miktarda bez,alt açma örtüsü ve ıslak mendil almanızdır. Ben anlayamadım basınçlamı ilgili ama canım kızım hiç bir uçağı aksatmadan kendileştirdi maalesef. Birde unutmadan ben yanıma bol miktarda buzdolabı poşeti aldım ki ihtiyaç anında kullanabileyim. 
    Uçağa binişlerde nedense bir panik, bir telaş, bir en önce ben bineyim koşturması var anlamsızca. Giriş hostesinden bebeklilerin ayrıcalıksız!! olduğunu öğrendikten sonra hiç acele etmedim uçağa en son binmeyi tercih ettim. Hem herkes uçağı yakalamış :), yerine yerleşmişti hemde biz bir süreyi daha dışarda geçirebilmiş olduk. İnerkende uçağın boşalmasını bekledim. 
    Fransa'da uçaktan indikten sonra bir süre pusetliler olarak bekletildikten sonra yanlışlıkla pusetlerin bagajlara verildiğini öğrenip bagajları almaya koyulduk. Asla İpek'i kucağımda taşımadım,taşıyamazdım durmaz çünkü. Kangurusu yanımdaydı, iyiki de yanımdaydı. Uçaktan inme, polis ve pasaport kontrol noktası ve bagajları aldığımız yer oldukça uzaktı. Kanguru bana bu aşamada büyük yardımcı oldu. 
    Hiçbirşey korktuğum gibi olmadı aksine kolay oldu bile diyebilirim. Okuyan bebekli aileler: sizede şimdiden keyifli uçuşlar.


17 Haziran 2014 Salı

ÇOCUKLA AKLI BAŞINDA KALMANIN 10 YOLU


    İtiraf ediyorum,itiraf ediyorum: Ben çocuklara ilgili biri değildim taa ki kendi çocuğum olana kadar. İşin kötü tarafı çocuklu ailelerle özdeşimde kuramazdım. Hani şu çocuklu aileleri görünce yakınımda bir yerlerde 'eyvah başım şişecek' diye düşünüp, farkında olmadan bile olsa o garip bakışlardan atan kişi! Evet o benim. Sizi anlayamadım,artık anlıyorum. Başım şişti mi :) evet o dönem şişti :) ben ne bilirdim bir dönem gelecek o gürültü yapan tiplemeler biz olacağız. Bebekli hayat zor! Sinir bozucu! yıpratıcı! Değişen hormonlar, uykusuzluk ,stres... Tüm bunlara yenilirsen sürekli çocuğunu azarlayan anne tiplemesi olur çıkarsın. Önce kendime baktım. Hayır henüz aklımı yitirmemiştim. Yani bu cümleyi doğru kurmam gerekirse ben aklımı çocuk oldu diye yitirmedim. ( bu konu derin mevzu ben aklımı çok önceleri yitirdim çünkü ) şöyle bir uzaktan baktım bize, dogrudan doğruya eğleniyorduz biz kızımla beraber. Peki ben bu zor süreci nasıl atlatmış olabilirim bakalım. 

1-İlk söylemem gereken bir bebeğe sahip olmadan önce onu gerçekten istemek. Hayatınızı bir gözden geçirin,bundan sonraki hayatınızda gerçekten çocuklu bir hayat istiyormusunuz? Kararınızı verin. Hazır değilseniz buna çocuklu hayat size zor gelecektir.

2-Sosyal hayatınız değişecek buna hazırlıklı olun. Hiçbir bekar arkadaşınız haftasonu olarak tabir ettiğimiz cuma-cumartesi-pazar akşamlarını sizle geçirmek istemeyecek. Bunun yanısıra haftasonu etkinlikleriniz kendiliğinden oluşacak.(piknik,park,gezinti...vb)

3-Dağınık bir eve hazır olun. Eskiden ütüleyip milim milim katladığınız ve renklerine göre dolaba yerleştirdiğiniz tişörtlere bir veda edin bakalım. Yeri gelecek bir su bardağını kaldıracak vakit bulamayacaksınız. Zaten bu tarz dağınıkları dağınıklık olarak kabul etmiyorum ben yaşanmışlııık onlaaar kaaardeşiiim. Çocuğunuzla kaliteli vakit geçirin en tatlı zamanlarını kaçırmayın. Gün gelir o ev toplanır, temizlenir. Bırakın dağınık kalsın. 

4-TV ye bir veda. Dışarıya çıkın. Enerjinizi kuşlara,ağaçlara,çiçeklere verin. Aaa kuş uçuyor,böcek kaçıyor derken zaman geçiverir.Bakın eve döndüğünüzde gün sizin için nekadar kolay bitecek.
5-"İki çocuk bir çocuktan daha kolaydır" kuralını uygulayın. Günü çocuklu bir arkadaşınızla geçirin. Böylelikle hem sosyalleşeceksiniz,hemde çocuklar enerjilerini sizle değil birbirleriyle tüketecekler.

6-Çocuğunuzun bol bol kıyafeti olsun. Böylelikle haftada tek sefer çocuk kıyafeti yıkayın, ütüleyin bitsin.Uğraşmayın, enerjiden ve gücünüzden tasarruf edin.

7-Zorla yemek yedirmeye çalışmayın,çocuğun acıkmasına fırsat verin. Bakın yemek yedirmek nekadar kolaylaşıyor.

8-Çocuğa özel yemek hazırlamayın. Evde sağlıklı hazırlanmış bir yemeği bebeğinizde yiyebilir.

9-"Çocuğu en az ağlayan anne mükemmel annedir" yanlışına düşmeyin. Size hiç olmaz mı? Bazen bir melankoliye bürünürsünüz ve sırf ağlamak için ağlarsınız ve bu sizi rahatlatır. Bebekler içinde kimi zaman böyledir. Bazı ağlamalar nedensizdir. Çocuğunuza sarılıp,ağlamasına ve negatif enerji boşaltmasına izin verin.

10-Araba kullanırken,gözlemlediğim her bebeğin emme refleksinden sonra gelen "imdaat arka koltuktayım" çığlığınında bir refleks olduğu.O bebeğin çığlığının araba koltuğundan çıkarılmasına izin vermeyin. Sonu gelmez bu işin çok tehlikeli. 

27 Mayıs 2014 Salı

FELAKET TELLALLARI VE YENİ ANNEYE SÖYLEDİKLERİ ZIRVALAR


    Yeni annelik, hayatı sıfırlamak, yaşamda farklı bir boyuta geçmek,umutların, hayallerin artmasıdır bence. Siz böyle bir kelebek edasında hissederken kendinizi bir akbaba gölgesi karartır soğutur içinizi. Amacı tamda budur zaten yada kimi zamanda densizliğe vurur. İkiside düşündürür,ikiside can yakar. Peki neler der bu kimseler yaşadıklarımdan,duyduklarımdan bir bakalım.
- Lohusanın bir ayağı mezardadır. (Heran ölebilirsin tetikte ol. :))
- Bu günler iyi günlerin hele bir yürüsün gör!
- Eee nezaman kilo vereceksin? Ayy canııım daha süt veriyordun dimii?
- Bizim çocuk hep uyurdu uykusuzluk nedir hiç bilmedik biz. ( onların çocuğu hep uyur,yer ve usludur.) 
- Ayynıı babaa!!(anneye) Ayynıı anne!! (Babaya) 
- Sütün varmı?? Yok yok bu çocuk aç yoksa uyur! ( memeden süt verme nekadar içtiğini göremediğin için zaten bir anne için muammadır. Güdüsel olarakta anne çocuğunu hep aç düşünür. Sende deş dur!!)
- Neden iki isim koydunuz? İki ismi olan çocuklar kişilik karmaşası yaşar! ( Bu araştırmayı kim yaptıysa gözlerinden öperim nedenlerinide öğretsin tek bir saçma cümleden sıkıldım ben ) 
- Sen düzene sokarsın bir diş çıkarır tüm düzenin bozulur. ( boşa çabalıyorum yani )
- Biz bu yaşına kadar hiç ilaç kullanmadık. ( ben iyi bakamıyorsam? )
- Sen istediğin kadar disipline sok, bakıcı nasıl olsa bildiğini okur. 
- Yok yok siz bunu kucağa alıştırmışsınız artık işiniz var!
    İster iyi niyet,ister kötü niyet ben sizleri anlayamıyorum arkadaşım. Ne konuştuğunu bileceksin. Bilemiyorsan umut dolu bir yüreği kırmamak adına bunları karşındakine söylemeyeceksin!

6 Mayıs 2014 Salı

HATALI ANNE-BABA TUTUMLARI

    Her anne-baba en akıllı,en başarılı, en ideal, en mutlu çocuğun peşinde. Ben bu durumu hep garipsedim hastalıklı bir düşünce gibi geldi bana ve Allah'a hep "Allahım lütfen bana ortalama bir çocuk nasip et" diye dua ettim. Sürekli organik besleyelim kaygısı sürüp çocuk ağlayınca eline dondurma tutuşturan aileler gördüm. Nedir organik beslenme? Biz plastik mi yiyoruz acaba? Organik tarımın nedemek oldugundan bi haber bu insanlar topraktan kopan her meyve ve sebzenin organik olduğunu düşünmektedirler. İşin en tuhaf tarafı ise bir çocuğun organik beslenerek zeka kazanacağını hayal etmektedirler. Bu kaygıyla daha bebek yaştaki çocuklarını garip bir yarışın içine sokarlar "En Zeki bizimkisi" (elbette diğerleriyle kıyaslanmış). "Yaşıtlarından hep ileride" ( diğer bir hastalıklı düşünce tarzı) neden önde olsun? Bu normal bir gelişim süreci olmazki? 
    Kendi çocukluk yıllarındaki eksiklikleri gören ve zamanı geriye alamadıkları için kendi çocukluklarına yönelen bu anne babalar kucaklarına aldıkları ilk çocukla beraber "mükemmel" olanı yetiştirmek için olmadık kitaplar ve olmadık tavsiyelere kendilerini kaptırmaktadırlar. Mesela bizde özellikle çok çok yanlış anlaşılan 'özgürlükçü eğitim' gibi mâalesef çok defa kendi kültür değerleri ile uyuşmayan yol ve usûllerle çocuklarını yetiştirme gayreti içerisine giriyorlar. Sonuç: çocuk evi ele geçiriyor, o evin patronu, anne baba ise evin hizmetkârları haline dönüşüyor.
    Bir çocuğun hislerine yanıt vermemek nekadar hatalı bir davranışsa, tüm isteklerini yerine getirmek, tüm alanlarda özgür bırakmakta bir okadar hatalidir. Ancak duygusal olarak yetersiz olan ebeveynler bu sekilde davranır.

2 Mayıs 2014 Cuma

ANNE SÜTÜNÜ ARTTIRMA YOLLARI


    Ne çektim be ben bu anne sütü işinden. İlk zamanlar çok bol olan süt üm beni sürekli rahatsız ettiği için pompa ile çektim. Çözüm oldumu? Hayır!! Ben çektikçe arttı,arttıkça rahatsızlık verdi. Gecenin bir yarısı millet uyumayan bebeğini uyutmaya çalışırken ben sütle dolan göğüsleri boşaltmakla meşguldüm. Hala kulaklarımda emzirme hemşirem "bu günlerinin kıymetini bil!!" Demişti, bende o günlerimin kıymetini bilip dolaba poşet poşet süt koydum. Okadar işime yaradılar ki. 
    Aylar sonra sütüm zaman zaman azaldı. Bebek büyüme ataklarına girdiğinde daha fazla süte ihtiyaç duyduk. Peki neler yaptım sütü arttırmak için.
BOL SU BOL MORAL: Bu ikisi bol süt vermenin temelini oluşturuyor. Günde en az 4-5 litre sadece su içtim ve çok faydasını gördüm.
REZENE ÇAYI VE KİMYON TOHUMU: Kendime hergün rezene çayı demledim ve içine bir çay kaşığı dolusu kimyon tohumu attım. Bu karışım anne sütünü müthiş arttırıyor. Sindirimi kolaylaştırıyor,bebeğin gazını alıyor, annenin relax olmasını sağlıyor.
MALT İÇECEKLERİ: Hemen hemen her markette bulunan malt içecekleride inanılmaz süt yapıyor. 
BEBEKLE BOL TEMAS: Anne sütü, beyindeki hipofiz bezinde üretilen Prolaktin hormonu tarafından salgılanır. Bu hormon süt bezlerindeki salgıyı artırarak etki gösterir. Prolaktin hormonunun düzenli olarak salgılanması anne sütünü arttırır. Bu yüzden temas önemlidir. Mümkün olduğunca bebekle temas halinde bulunun. Bebeğinize bol bol bebek masajı yapın. Böylelikle anne beynine süt yapımıyla ilgili mesaj gönderiliyor ve sütünüz artıyor.
GÖĞÜS ŞAŞIRTMA YÖNTEMİ: Çok ilginç,az bilinen ve kesinlikle işe yarayan bir yöntem. Ayrıca insan vücudunun nekadar mükemmel olduğunuda gösteren bir yöntem. Tek göğüsü boşalttıktan sonra bebek diğer göğüsü tam boşaltsın. Sonra tekrar boş olan ilk göğüsten emdirin. İlk başta saçma gelebilir. Ama bu vücudunuza şu mesajı gönderiyor " Aman tanrım!!! Süt yetmiyor daha fazla süt üretmem lazım!!" Vee vücut daha fazla süt üretiyor.

26 Nisan 2014 Cumartesi

BEBEK ÖPÜLMEZ!!!


    Öpmeyi,öpüşmeyi çok severiz milletçe. Bir kimseyi öpmek için tanıdık olmasına gerek yok mesela. Merhaba der sarıp öperiz. Bu esnada karşımızdakinin öptürmeme hakkı yoktur. Öptürmemek ayıptır. Hiçbir zaman sevmedim ben öpüşmeyi, çokta gereksiz buldum. Karşılıklı medeni insanlar gibi el sıkışmak neyimize yetmiyor ki? Birtürlü anlayamadığım bu meselenin dönüp dolaşıp bebeğime konacağı konusu hiç aklıma gelmemişti. 
    Bendeki olay şöyle gelişti:bebekten,çocuktan bihaber yaşadığım dönem TV'de şu http://m.haberturk.com/saglik/haber/824930-babanin-opucugu-öldürdü haberi izledim. O babanın hali hala gözlerimin önünden gitmez. Evet varsa yeryüzünde bu ihtimal ki o haberde doktorlar söylemediği için ihmal olarak geçiyor. Bebekler öpülmemeli. O insan o bebeğin babasıydı. Ne vicdan azapları yaşadı kim bilir. Bir bebeği yabancı bir insan öpüp böyle bir olaya sebep olsa ne olacaktı. Anne babasına ne derdi? Pardon ben öptüm ondan oldu mi?!!!!!! Bu bencillik yada sadece kendini tatmin etme değilde nedir? Evet karşıyım!!! Sadece kendi bebeğimin değil tüm bebeklerin öpülmesine karşıyım!! Öncelikle bir bebeğin henüz aşıları tam değil, bağışıklığı tam gelişmemiş. Sen bebeği öperken bunları hiç düşündün mü!!!?? Hadi bişey olmuyor diyelim yaa ipek gibi teni var nasıl kıyıyorsun öpmeye? Çoğu bebekte öpüldükten sonra alerjik reaksiyon gösteriyor görmüyormusun?!! Sen kıyamayıp acaba elini ayağını öpenlerden misin? bebeğin en çok elleri sonra ayakları azındadır.Bukadar mı uzaksın acaba konuya? Hayatında Öpücük hastalığı yani infeksiyöz mononükleoz (İM) Hastalığı'na yakalanmış bir bebek gördün mü hiç? O bebeğe o hastalığı bulaştırman önemli mi acaba senin için? Yoksa o anda öpmen mi? Teni çok güzel kokuyordu dayanamadım mı? Diyorsun! Nefsini terbiye et arkadaşım yoksa bu hayatta türlü türlü işler gelir başına!! 
    Ben bugüne kadar kimsenin bebeğini öpmedim,öpmeye yeltenmedim. Gözümle uzaktan sevdim. Hiç rahatsız etmedim. En rahat ettiği en güven duyduğu kucaktan çekipte ağlatmadım. Ben hiç bencillik yapmadım. Tek ricam var lütfen sizde yapmayın!!