18 Nisan 2014 Cuma

BEBEK NE ZAMAN DIŞARI ÇIKARILMALI

    Garip garip adetler var bizde. Bebek doğuran kadına ve bebeğine ev hapsi cezası var :) Kırkı çıkana kadar bebekte anneside dışarı çıkartılmaz. Halbuki anne ve bebek psikolojisi için oldukça zararlı olan bu hurafe zaten sıkılan,bunalan anneyi birde evini tanıdık-tanımadık misafirlerinde basmasıyla terelelliye çevireceği hesaplanmışmıdır? Bilemiyorum. 
    Bizim ilk gezilerimiz doktor kontrollerimiz sayesinde 3. Gün başladı ve birdahada bitmedi. İlk zamanlarda yaptığımız kısa yürüyüşler hepimize iyi geliyordu. Ancak sürekli kulaklarım insanların 'aa baak küçücük bebeği dışarı çıkarmışlar' sözlerini duyuyordu. Gülümseyip yanlarından geçiyordum. Tabiki geziyorduk ancak açık havada!!! Ekim doğumlu kızım kış bebeği oldu.Kışın hava soğuk demeden geziyorduk!! Hiç hasta etmedik bebeği,soğuk için gerekli önlemleri aldık ve gezintilerimizi yaptık. 
    Mümkün olduğunca alışveriş merkezlerine girmemeye çalıştık. Ancak hiç girmedik diyemem. Çünkü bu alışveriş merkezleri bence çocuklu aile merkezli tasarlanıyor. Özellikle bebek bakım odalarının bulunması alışveriş yaparken büyük kolaylık sağlıyor. Alışveriş merkezlerine sadece ihtiyaç zamanları gittik. Çok yakın zamanda bir alışveriş merkezinde ki gidiş sebebimiz İpek'e hediye gelen bir giysinin bedenini değiştirmek içindi,yani tamamen zorunluluktan Bir bayan bizi çevirdi,kızımı sevdi,İpek'in kaç aylık olduğunu sordu(6 aylıktı) ve eşine dönerek gördünmü bak 6 aylık bebeği dışarı çıkarmışlar biz hiç çıkarmıyoruz nazaman çıkarsak hasta oluyor dedi. Önce anlam veremedim niye çıkarmıyorsunuz çıkarın açık hava iyi gelir dedim.onların bebeğinin 9 aylık olduğunu öğrenince gözlerim faltaşı gibi açıldı.Sonra biranda anladım ki bayanın bebeği çıkarmak istediği yer alışveriş merkezi. Hasta olur tabi!! Hemen toparladım dışarı çıkın alışveriş merkezine değil!! Farklı bir gün bir çiçekçi ıvır zıvır satan bir mağazada bir anne ve hamile kızı yanımıza geldi. Anne İpek'in kaç aylık olduğunu sordu( yine 6 aylıktı) kızına dönerek 'gördünmü bak bukadarlık olunca sizde gezersiniz' dedi. Ben bir süperman edasıyla olurmu öyle dışarı çıkmaktan kime zarar gelmiş biz 3 günlük olduğundan beri geziyoruz bence çıkın dışarı kıza döndüm sizede bebeğinizede iyi gelir dedim. Gözleri parladı kızın. Bir hamilenin daha kahramanı olmuştum :))) sonuç:   • Bebeği mevsimine uygun giydirirseniz bebek hasta filan olmaz. 
• Bebeği dışarı çıkarmak için 40. Gün güvensizde 41. Gün mucizemi oluyor sizce? Kendinizi nezaman iyi hissederseniz beklemeyin çıkın dışarı.
• Mecburiyetten evdeyseniz en kötü balkona çıkın bence. 
• Alışveriş merkezi yerine caddedeki dükkanları tercih edin. Hem alışveriş hem gezme. Bir taşla iki kuş.
• Yenidoğan güzelliği diye birşey varki gerçekten özleniyor. Günlerinizin kıymetini bilin, hep gülümseyin,mutlu olun.

11 Nisan 2014 Cuma

BEBEK ZİYARETLERİ


    Bir arkadaşım çocuk doğurduğunda ilk 15 gün eve misafir kabul etmedi. Garibime filan gitmedi kendimi onun yerine koydum ve anladım ama cesur kızdı bence. Bunu büyüklere diyebilmek cesaret işi bence. Türkiye'de yaşamanın zor yanları vardır örf ve adetler en başta gelir. Burda hatta bebek doğar doğmaz gitmemek ayıp bile sayılabilir garip!! 
   Bizim hastanede başladı misafirlerin sinyalleri. Eğer karnımdaki yirmi santim yarıkla ameliyatlı hasta olarak kabul ediliyorsam, hastanedeki ziyaretçilerde benim ziyaretcilerimdi. Hasta ziyareti kısa olur güya. Nerde koltuğa oturan kalkmadı birdaha.tuvalete gimek isterim,üstüm basım derli toplu değildir diye kalkamam,yeni Doğum yapanın gaz çıkarması gerekir ki bu ilk saatler içinde oldukça önemlidir insanlar varken çıkaramam,emzirmek isterim yüzüme insanlar bakarken yapamam.Ağlamak isterim ağlayamam, yanımda yatan meleğe inanamayıp kocama sarılmak isterim sarılamam. Yani en doğal lohusa haklarımı kullanmak isterim kullanamam.Lohusa psikolojisi gereği kimseyi görmek istemez. Ben bunu tam olarak söyle anlatayım. Küçükken sokaktaki kedileri beslerdim. Hamile bir kedim vardı. Doğum yaptığı zaman en kuytu köşeye girdi, günlerce oradan çıkmadı. Yavruları bir ellemeye,sevmeye kalkın bakalım neler oluyor, o patisindeki tırnaklar hemen çıkıveriyor. Yani doğum yapmış bir kadının sessizliğe ve yalnızlığa ihtiyacı vardır dediğim gibi doğası gereği. 
Anne ve bebeğin enfeksiyonlara en açık olduğu dönem, en uzak durulması,en dikkat edilmesi gereken dönem. Elbette sevincimizi herkesle paylaşacağız ama bir müsaade edin ben ve bebeğim sağlık acısından toparlanalım,riskli dönemi atlatalım. gerçekten de duygusal olarak çalkantılı bir süreç. bebeğe alışmak, uykusuzluğa alışmak, kendini yeterli hissedebilmek zaman alıyor.Kuru incire benzeyen bebem bir serpilsin,sizde komik duruma düşmeyin ay aynı anne,ay aynı baba. Hayır benzemiyor işte. Her yeni doğan gibi bebeğe benziyor, tüm yenidoğanlar birbirine benziyor.  
Ne yapmalı şimdi benim sorum size? Sırf başka insanları mutlu etmek adına, kendinizden mi taviz verip eve veya hastaneye hücum etmelerine veevi zapteylemelerine izin mi vermeli? Yoksa kendi rahatınız adına kalp kırıp huysuz,geçimsiz,ukala,örf adet bilmeyen lakaplarına kulak mı tıkamalı? Size kalmış. Sonuç=GELECEKLER.

5 Nisan 2014 Cumartesi

KAYBOLDUM ESKİLERDE(GÜLE GÜLE PAMIR)

    Yok Pamir senle başedemedim bu gece olmadı uyutmadın beni çocuk. Yere düşen ekmeği alıp öperdik,yağ satardık bal satardık ama birbirimizi satmazdık.Iyi çocuklardık, iyi yıllardı 90 lı yılların başı GÜYA. 
    Küçücük çocuğum ben. Yaz saati uygulaması hava aydınlık. Yemek bir türlü pişmemekte,ocağın altı açıldıkça açılmış evi sarmış bir buhar. Annemle inatlaşıyorum "çıkma yemek 5 dakikaya hazır" diyor. Ben beş dakkikayı kâr sayıp alıp topumu çıkıyorum dışarı. Ankara'nın en iyi semtlerinden birinde oturuyoruz.Güvenli bir sokak bizimki bir ucunda polis karakolu bir ucunda askeriye var kapısında birsuru nöbet tutan asker var. Onlar vatanı koruyor. Ben bu vatanın parçasıyım elbette benide koruyorlar. Bu durumun çocuk benmerkeziyetçiliği olduğunu yıllar sonra üniversitede derste öğrenecektim. Askeriyenin duvarı dibinde başladım topumla oynamaya.  
    Bir erkek sesiyle kafamı kaldırdım -adın ne senin güzel kız 
-yüz vermedim çok, en azından oyunumu bozmadım ağzımın kenarıyla Başak dedim. Soruları hiç bitmedi. Annen ne iş yapıyor? Baban ne iş yapıyor? Nerde oturuyorsunuz? Annemi gördüm bu sırada balkona çıkmıştı. Işte annem dedim gösterdim. Bitmedi soruları arkadaşım olmuştu bikere. Kolumdaki bilezikleri sordu. Altın mi onlar?? Eyvaaah tutturupta çıktığım için onları kolumda unutmuştum. Oysa hiç izin vermezdi annem onlarla dışarı tek çıkmaya. Evet dedim. Sıkıldım ben görüşürüz dedim. Eve koyuldum. Gitme dedi o adam hızla uzaklaştım. Birinci katı çıktım arkamdan o adam geldi Başaak su bileziklerine bakıyım bidaha. Off dedim git artık içimden kaldırdım kolumu uzattım adama. Incecik bileğimden çekti bileziği. Bağıramadım apartmanda çocukların apartmanda bağırması yasaktı o yıllarda. Koştum peşinden, koştum. Ufacık ciğerlerim şişene kadar koştum. Gitmişti, nokta olmuştu birkere. Yetişemedim. 
    Ben insanlara güvenimi böylelikle hiç tanımadığım o arkadaş canlısı adama çaldırmış oldum. Annem suçlumuydu? Bence kesinlikle değil. Bazı olaylar olacağı vardır olur. Tıpkı Pamir'inki gibi. Engel olunmaz,suçlu olunmaz. Ben şimdi düşünüyorum ucuz atlatmışım. Pamir atlatamadı. Melek oldu oda. Üzgünüm çok, üstüste geldi hep bugünlerde.Her kötülük canımı yakıyor. Yolun ışık olsun Pamir. Allah rahmet eylesin. Allah tüm çocukları kötülerden ve kötülüklerden korusun. 

1 Nisan 2014 Salı

YOĞURT YAPMA DERT Mİ?

    Ek gıdaya geçiyoruz ya aklıma ilk gelen şey yoğurt eyvah ben bu yoğurtu günlük nasıl mayalayacam? diye sorduğumda çoğu kişi bana off çok kolay biz sana öğretiriz dediler. O öğreneceğim günü beklerken ben bir baktım ki Tefal Yoğurtcum indirimde. Hemde öyle bir indirimdeki almayanı döverler o derece yani. Aldım geldim. Hemende merakımdan yoğurt yapmayı denedim.Makina kompakt bir litre süt koyma haznesi var. Bu bir litre süt içine bir çorba kaşığı yoğurt karıştırılıyor ve 8 saat sonra mis gibi ev yapımı yoğurtunuz hazır. Kendi kabı içinde yapılıyor üstüne kapağı örtülüp buzdolabına kaldırılıyor. Kirlenen tek kap var oda yoğurdunuz bittiğinde. Yoğurdu tutturamama gibi bir sıkıntı yok.
    Ayrıca ben birde altılı olarak bardak kaplarından da satın aldım. Tek tek bardak bardak yoğurt yapıyorum. Böylelikle İpek'in öğünü ayrı ayrı oldu. 1 litrelik kaba bir tepeleme çorba kaşığı yoğurt mayası,tekli kaplara ise bir tepeleme çay kaşığı kullanıyorum. Ayrıca süzme yoğurt yapmakta mümkün. Içinden yoğurt süzme aparatı çıkıyor.   
    Bu makinayı internette araştırırken alma gereksiz gibi yorumlarla çok karşılaştım. Yoğurt mayalamakta iş miydi? Ama bu mantıkla gidersek? Türk kahvesi yapmakta ekstra bir iş değil, çay makineside gereksiz, kırk yılda bir kek yapılacak diye evde mikser bulundurmakta gereksiz.Yaa hayır işte tüm bunlar kullandığınız sürece hayatımızı kolaylaştıran aletler. Tefal Yoğurtçum özellikle küçük çocukların yaşadığı evler için ideal bi ürün. On numara bence.Bebeğiniz varsa her gün yoğurt mayalamanız gerekiyor. sütü kaynat, bekle soğusun ama çok soğumamalı unutursan kalkıp bir daha ısıt. sonra kaloriferin üzerine koy.Ama çok bekletmeyeceksin.Çok durursa ekşiyor.annelerimizin yöntemiyle yoğurt yapmak isterseniz sürekli aklınız yoğurtta olacak ki bebek varken bence bu zor.işte yogurtçum bunu ortadan kaldırıyor. koyuyorsun, yapıyor.


28 Mart 2014 Cuma

BEBEK PASOPORTU ÇIKARMAK İÇİN GEREKLİ İŞLEMLER


 
    Biz tatil planımızı herzaman kışın yaparız. Tatil planlama zamanı gelip çatıp hanemizdeki bir kişinin pasaportunun olmadığı anlasılınca iş başa düştü. Tatile nereye gideceğiz araştırmasından sonra pasaport işini araştırmaya. İlk önce bebek biyometrigi gerekiyor ki bu kısım herkeste bir tebessüm oluşturuyor. Ne demek istediğimi tam olarak anlamak isterseniz bkz. Google/görseller bebek biyometrigi. Biyometrik fotoğraf çektirmek yetişkin birisi için bile sıkıntılı bir iş iken, bebek için nasıl olacaktı işin aslı baya korkutucu. Bir sürü şartı var bikere. Yok boynunu eğmeyecek , yok gülmeyecek, ağzı açık olmayacak. Bizim kız fotoğraf çekiminde pek üzmedi bizi 2-3 pozda bulduk doğru biyometrik çekimi. 
    Daha sonra emniyet müdürlüğü internet sitesinden pasaport başvurusu için randevu almanız gerekiyor. Randevuya ise anne,baba ve bebek olarak katılmanız gerekli. En fazla 5 yıllık pasoport başvurusunda bulunabiliyorsunuz. Gerekli evraklar:-pasoport harcının yatırıldığı banka dekontu ( dekontta banka memurunun imzası mutlaka olmalı ) -2 adet biyometrik fotoğraf -anne,baba ve bebeğin nüfus cüzdanları. Bu evraklarla işlemimiz 10 dakikayı geçmedi. Oldukça kolay bitti. Çıkan pasoport PTT Kargo aracılığıyla 3 gün içerisinde elimize ulaştı. Bebeğin şahsi başvurmasıyla ilgili en azından ayak izi alırlar diye düşünmüştüm ama onuda almadılar. Bize gezme olsun diye düşündüler sanırım :)  

18 Mart 2014 Salı

BEBEK ODAMIZI NASIL HAZIRLADIK

    Uzun zamandır yazmaya çalıştığım ama yaşadığımız koşuşturmadan bir türlü yazamadığım post "bebek odasını nasıl hazırladık?"
    Bebeğin cinsiyetini öğrenir öğrenmez bebek odasını düşünmeye başladım. Kararım kesindi 'pembeden uzak duracaktım' :))) Önce duvar kağıdı araştırmaya başladım. O katologlarda kayboldum, bayıldım,rüyalar alemine bir dalıp 5 m2 sinin 65 Euro olduğunu öğrenince hemen çıktım o alemden. Duvar kağıdı yaptıracaktım tamam ama bebek odası temalı duvar kağıdı sanırım 5 yıl maksimum zamandan sonra çizgi kahramanı temalı duvar kağıdına geçiş yapılacaktı. Bu durumda rulosu 65 Euro olan duvar kağıdı sökülürlenki surat halimi görüp, katoloğu nazikçe kapayıp,görevliye teşekkür ettim ve mağazadan uzaklaştım. Duvar kağıdı isteğimin çaresi olsa olsa bu işin toptancısı ve duvar kağıtcılarinin toplu bulunduğu ruzgarlı sokak olacaktı. Ayrıntılı ayrıntılı gezdim, vitrininde seri sonu %70 yazan bir dükkandan 25 m2 si 50 liraya ki bu duvar kağıdı için bedava demek duvar kağıdımızı aldık. İlk seçtiğim uğurböcekli yeşil ağırlıklı duvar kağıdından bir anda soğuyup gidip hiç düşünmediğim tamamı pembe ve bulutları simli, üzerindeki zürafa desenlerinin daha sonra bebek temamızıda oluşturacak olan duvar kağıdını seçtim. E artık içinden çıkılmaz bir pembeye düşmüştüm ki , burada anlamaya başladım ki denilen doğruymuş. 'Annelik tükürdüğünü yalama sanatı' ve ben duvar kağıdı seçimimle giriş yaptım.  
(İşte evinizde zürafa çılgınlığı başlatan duvar kağıdımız)
    Evimize taşındığımızdan beri klasik parke kullanıyoruz. Ama bende bir türlü tükenmeyen beyaz zemin sevdası bir tutkuya dönüştü. Bir kaç parkeciyle görüştük fiyat,gün,malzeme belirlenirken bir anda parkeci odanın m2 sinin az olduğunu öğrenince neoldi rengin soldi misali işi almaktan vazgeçip bizi tam anlamıyla yarı yolda bıraktılar. Buna sinirlenen aslan kocam kolları sıvayıp bir yapı markete gitti parke zımparalamak için zımpara makinesi ve beyaz renk parke boyası aldı. Bu kısımda bizi en çok zorlayan parkenin süpürgeliklerini köşeli kesme işlemi yordu. Gerçekten ince işçilik istiyordu. Kapı önüne beyaz parkeye uyumlu metal eşik yapıştırdık. Aynı parke boyasıyla boyası sararan Amerikan kapımızıda boyayıp yenilemiş olduk. 
(Hiç kolay iş değil baştan söyleyim ama ustayla uğraşmak istemiyorsanız, bizim gibi ayrıntıcıysanız yapın derim)
(Ah kocacıma güzel sohbetlerimde hep kapıdan eşlik ettim ha ha haaa :)) )
    Odanın perdesi tam olarak İpek'in anneannesinin tasarımı ve hediyesi. Ben ise çok çok beğendim gerçekten şık ve kullanışlı. 

    Bebek mobilyasına gelince; ne siteleri gezecek halim nede çok para vermeye niyetim vardı. Ikea'dan bu beyaz yatağı beğendim ama bu takımın dolabı ve sifonyeri neredeyse oyuncak bebek içindi. Onlar yerine büyük bir sifonyer ve dolap tercih ettim ki nekadar doğru karar verdiğimi şimdi anlıyorum. Dolup taştılar bile. Gardrobun en alt çekmecesini metal çekmece olarak tercih ettim. Şimdilik bazı oyuncak kutularını koyuyorum ama daha sonra oyuncak sepeti olarak kullanmayı düşünüyorum. İpek bu bebek yatağına sığmadığı zaman sadece odaya yeni bir yatak almayı, diğer parçaları ise kullanmayı düşünüyorum.  
Tabiki yardımsever arkadaşlarımızda var. :)




    Alt değiştirme ünitesini eğer yeriniz varsa kesin alın derim. Üstünde alt değiştirmeyi okadar kullanmasamda altında dizdiğim eşyaların çokluğu ve bu eşyaları derli toplu tutması,gözümde gözde bir mobilya olarak oldukça değer kazandırıyor. 
    Şifonyerin üstünde yer alan raf aslında ikeada satılan tabaklık. Ama bu şekilde çok kullanışlı oldu bence. Oyuncaklar, kitaplar ,albümler ,bebek cd leri hepsi derli toplu birşekilde bu rafda. 
    Yerdeki halı confetti halının sanırım son sattığı zürafalı modeli. Tüm mağaza ve toptancılara baktıktan sonra en sonunda bir internet sitesinde denk geldim ve aldım. Bir dahada göremedim aynısından.

    Emzirme koltuğu olarak kullandığımız koltuk bizim eski koltuğumuz. Çok rahat bir koltuktur.Açılıp yatak olabiliyor. Sadece ikeadan aldığım bu renkleri şeker olan yastıkla renklendirdim. İlerde İpek'in arkadaşları kalmaya gelirse bu koltukta yatacaklar.  


    Bir bebeğe yatak örtüsü seçmesi okadar zor ki. Hepsi ayılı,hepsi çok renkli ve gözyorucu, karışık. Ben en az desenli ve kalite olarak üst kalite olan az ayıcıklı Gelin Home'un bu bebek setini tercih ettim. Bide nevresim takımımız varki oda pek şeker. 

    Kapı süsümüz hastaneden getirdiğimiz kapı süsü. 
Odanın lambası zaten takılı olandı. Ilginç bir sekilde odanın dekoruna uyum sağladı. 
Bence güzellikleri ayrıntılar oluşturur. İste bunlarda odamızı güzelleştiren ayrıntılar. 
Konseptimiz zurafa olmasaydı kesin baykuş olurdu. 
Kızımın ilk patikleri bunlar:)
Bunlarda sonrakiler :))) ve dahası çekmecelerde 

Pinkywood'a sipariş olarak hazırlattığımız Aslı İpek yazımız.
 
    İşte hamilelik gibi zor olan bu süreç içinde elimizden geldiği kadar kendi elimizle hazırladığımız bebek odamız bizi yormuş olsada bunun tatlı yorgunluk olduğunu düşünerek Aslan kocamı kocaman öpüyorum.

13 Mart 2014 Perşembe

ÇOCUKLU ÇOCUKLUYLA

    Hamilelik serüvenini yaşarken çatırdamaya başladı ilişkilerimiz.radikal değişiklikler oldu hayatımızda. Artık farklıydık birbirimizden. Onlar bara gitmek isterken,ben bardan sıkılır oldum. Yasaklı bir sürü içecek,sigara dumanı,gürültü hamilelikle çelişen şeylerdi. Güdüsel olarak sürekli hamilelikten ve bebekten konuşmak istiyordum üstelik. Onlardan da konuya katılan oldu elbet ama fikirler annelerden duyma bayat fikirlerdi bu da beni cezbetmedi. 
    Güya iyiliğim için çok kilo aldığım konuları açılıyor bu tarz konularda beni ciddi ciddi üzüyordu. Sigarayı bırakmıştım elimi koyacak yer bulamıyordum. Dışarı çıkma bende sigara içme isteği uyandırırken, insanların dumanı yüzüme yüzüme üflemesi beni iyiden iyiye içecek olsam ben içerim niye senin dumanını kokluyum gibi bir düşünce yapısına itiyordu. Yanımda içmeyenlerde oluyordu tabi balkona çıkıyordu onlarda. Koca salon bir anda boşalır, dakikalarca yanlız beklerdim,gelsinler diye.Ne onlar rahat edebiliyordu nede ben. Onlar gibi hareket edemiyordum riskli bir gebelik geçiriyordum. Günün büyük kısmı dinlenmem gerekiyordu.Sanırım birbirimiz için eğlenceli değildik. 
    Hamile arkadaşlarım oldu saatlerce hamilelik serüveni konuştuğum. Çocuklu arkadaşlarım oldu saatlerce çocuklardan sohbet ettik.Farkettim ki eski günleri,anıları özleyip ara ara arkadaslarimı arıyorum ama eksik kalıyor işte birşeyler eskisi gibi değil. Bikere ben güvenimi yitirdim onlara karşı. İsterdim ki benim yerime koysunlar kendilerini. Korktuğum günler, zor bir süreç. Beraber olalım isterdim ,olmadı. Haklımıyım? bence haklıyım, onlarda haklı. Tercih meselesi oldu bizim iş. 
    Tüm arkadaşlıklarımı gözden geçirdim. Çocuklu hayatımızda kimileriyle daha samimiyiz, kimileriyle artık daha uzak. Başta çok üzen bu durum doğal bir eleme ve mevcut özümseme sağladı. Hepsinin canı sağ olsun.